Kitabın Adı: Beyaz Gemi
Yazar: Cengiz Aytmatov
Tercüme: Güneş Bozkaya
31.Baskı
Kasım 2013
Ben kitabı beğendim.Cengiz Aytmatov yazmış. Tabi ki de beğeneceğim. Çok güzel kitaplar yazmış sayın yazar. Ama Beyaz Gemi kitabı bir başkaymış.Ortada buluşan hayatların hikayesiymiş meğerse...
Bu kitabı eminim çoğunuz okumuşsunuzdur.Ama bir kaç kelam edeyim. Roman da bir Dede var sözü dinlenmeyen kimsenin takmadığı bir Mümin Dede... Ve torununa eski hikayeler anlatıyor. Ne yapsın sadece sözünü küçük çocuk dinliyor. Dede eski kafada ama bence çok iyi biri. Okurken Güleç yüzlü bir amca olarak tasavvur ettim.
Bir de çocuk var. Dedenin torunu. Nedense ismi kitapta hiç geçmiyor.Neden geçmediğine dair kendimce bir çıkarım yaptım ama bilemiyorum ne kadar doğru olur. Mümin Dede bir kültürün masallarını torununa aktarıyor ama diğer karakterler karşı çıkıyor. dedeye demedikleri laf kalmıyor. 'Çünkü artık Uzaya çıkıyor insanlık atom bombası yapılıyor. Ne gerek var bu boş masalları anlatmaya.' Bu tarz yaklaşımlarla aslında kültürün adetlerini, geleneklerini ve masallarını bir sonraki nesle aktarmayarak. Gelecek nesilleri kimliksizleştirmek olduğunu düşünüyorum. Tabi yazar burada da eleştirisini eser boyunca yapmış.
Eserde Dede geçmişin temsilcisiydi. Çocuksa geleceğin temsilcisiydi.Fakat ikisi birbirlerini çok seviyorlar. Çocuğun dededen başka sahip çıkanı yok. Dedenin de sözünü dinleyen sadece çocuk. Buradan anladığım ise: ' Geçmişi ne kadar silmeye çalışsak da, boş masal olarak görsek de geçmiş olmadan gelecek olmaz. Toplumlar, devletler yani her şey geçmişle var olur.Bu yüzden geçmiş bir kenara atılamaz. Elbette yanlış olan bir şeyde geriye dönüp eleştirimizi yapacağız ama asla geçmişi çöpe atmayacağız. Gelecek ise umutlarımızın hayallerimizin ve keşiflerimizin bir diğer adı. Geçmişe bakıp kuvvet alacağız ki geleceğe ümitle bakalım." Atatürk'ün bir sözü var: “Büyük devletler kuran ecdâdımız büyük ve şümullü medeniyetlere de sahip olmuştur. Bunu aramak, tetkik etmek, Türklüğe ve cihana bildirmek bizler için bir borçtur. Türk çocuğu ecdâdını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır.”
Bu iki karakteri çok sevmeme rağmen diğer karakterlerden tiksindim.Büyüğünüze saygınız olsun. Sevmek zorunda değilsin ama hakaret etmek gerekmez. Eserde en gıcık olduğum karakter Urazkul oldu. Neyse kötülüklerden bahsetmeyeyim.
İşte alıntılar:
"İnsanın mutlu olması ve bu mutluluğu başkalarına da vermesi bazen ne kolay oluyor."
"İnsan yalnız olunca neler neler düşünür... Gerçekleşmemiş hayallerini, uçup giden yıllarını, ilk aşk maceralarını... O pek gerilerde kalan yılları, erişilemeyen ve erişilemeyecek olan bir isteği hatırlamak, düşünmek de hoş bir şeydi. Niye böyle olur? Bunu da bilmez insan. Ama zaman zaman bunları düşünmekten, o günleri yeniden yaşıyor gibi olmaktan hoşlanır"
"Anne kızar, anne azarlar ama anne gülümser çocuğuna..."
"Ama durmadın gittin. Hiçbir zaman balık olamayacağını biliyor muydun? Isık-Göl’e kadar yüzemeyeceğini, oradan beyaz gemiyi göremeyeceğini, ona ” Merhaba, beyaz gemi, ben geldim” diyemeyeceğini düşünmedin mi küçük çocuk?
Ama bir şeyi rahatça söyleyebilirim: çocuk ruhunun bağdaşamadığı her şeyi reddettin sen. İşte bunun için avunuyorum. Bir kez çakıp sönen bir şimşek gibi yaşadın sen. Şimşeklerin kaynağı göktür, gök ise sonsuzluktur, işte bundan dolayı kıvançlıyım.
Avunduğum başka bir şey daha var: insanın çocuksu, temiz vicdanı tohumun içindeki öz gibidir. Bu öz olmadan hiç bir tohum gelişemez ve bizleri ilerde ne beklerse beklesin, insanlar yaşadıkça hak, doğruluk denen şeyler de var olacaktır."
"Ee oğlum, insanlar akılları ile değil de zenginlikleri ile tanınmaya, büyüklenmeye kalkışırsa, bunun sonu kötü olur."
"Ne demişler Çağrılan yere ar eyleme, çağrılmayan yeri dar eyleme."
"Dedem diyor ki, eğer insanlar atalarının adlarını bilmezlerse bozulur, kötü olurlarmış."
"Oysa birçokları hastalıktan değil de, kendini daha büyük gösterme ihtirasından ölürlerdi"
"İnsan yalnız başına kalınca neler söyler, ne türküler...
Geçmiş yıllarını hatırlar, gerçekleşmemiş arzularını, daha gençken, aşıkken olup bitenleri..."
"Hep böyle, evet tam o anda olduğu gibi yaşamalıydı insan."
Bugün Cem Karaca'nın ölüm yıl dönümü. Kendisini rahmetle anıyorum. Mekanı cennet olsun.
En sevdiğim kitapların başında gelir bu kitap. Nasıl güzel..
YanıtlaSilBloguma adını veren kitap ayrıca :))
Yorum için teşekkürler. Blogunun adı çok güzel bence :)
SilÇok merak ediyorum bu kştabı.. En kısa zamanda alıp okuyacağım. Teşekkürler yazın için. Ayrıca Cem Karaca. Mekanın cennet olsun.
YanıtlaSilBence hemen alıp okumalısınız. Ben teşekkür ederim. :)
SilBu güne kadar hiç bir kitabını okuyamadım ancak çok fazla ismini duyduğum bir yazar bunu utanarak söylüyorum en kısa zaman da keşvetmem gereken bir yazar :)
YanıtlaSilBazen insanın vakti olmuyor. Nasip olmuyor. İnşaallah en kısa zamanda okursunuz. :)
SilBeyaz Gemi, Cengiz Aytmatov alıntılarına yer vermeniz çok iyi olmuş. Kitabın dili hakkında ayrıca fikir sahibi olmamı sağladı. Teşekkürler. :)
YanıtlaSilBen teşekkür ederim :)
Silsen de beğenmişsin ben de beğenmiştim. cemile, kopar zincirlerini gülsarı, bunlar da güzel :)
YanıtlaSilGulsari kitabını bende okuyacağım :)
Silamaaaa bu yazarın en iyi ve en önemli romanı "cemile" yaaa önce onu okumalısın kiiii :)
YanıtlaSilOkurum onu muhahakk ama şu an elimde elveda gulsari ve Gün Olur Asra Bedel kitapları var.Öncelik olanlarda :)Yorum için teşekkürler
SilÇok sevmiştim, edebiyat dersinde okumuştuk -üni de- :) Sayısalcıyım hee :))
YanıtlaSilKalemine sağlık!
Bende çok sevdim :) Teşekkür ederim
SilGörsel çok hoş olmuş ^^ Anladım ki bende Cengiz Aytmatov'dan bir eser okumalıyım ^^ Ellerine sağlık *
YanıtlaSilTeşekkür ederim ^^ Boş vakit bulduğunda okumalısın.:)
YanıtlaSilMerhabalar,
YanıtlaSilYeşilçam’ın unutulmaz filmi Selvi Boylum Al Yazmalım‘ın da yazarı olan, onlarca edebi esere sahip olan, dünyaca ünlü edebiyatçı Cengiz Aytmatov‘un ‘’Beyaz Gemi’’ adlı romanından en sevdiğim 7 alıntıyı okumanız üzere sizinle paylaşmayı çok isterim: http://www.ebrubektasoglu.com/yazi/cengiz-aytmatov-beyaz-gemi-romanindan-en-sevdigim-7-alinti/
Güzel okumalar dilerim,
edebiyatla ve sağlıkla kalın.