Hayat ancak bir kere oynanan bir kumardır.
Sabahattin Ali deyince aklımıza ilk gelen Kürk Mantolu Madonna
adlı muhteşem uzun hikayesi gelir. Aşka inanmıyorsanız inandırır. İnanıyorsanız
sizin ne kadar sevdiğinizi sorgulatan bir hikaye. Raif Bey bir bankada tercüme yapan içine
kapanık iş arkadaşlarıyla sohbet etmeyen melankolik bir karakter ve bir
hastalığı var. bu hatalık yüzünden bazen tercümelerini evde yapmak zorunda
kalır. çeviri yapılacak evrakları ise Rasim
onun evine getirir. Böylece Rasim Raif'in ev yaşantısına şahitlik eder. Raif
beyin ailesi Raif'i sömürmekten başka bir iş yapmayan burnu kalkık insanlar
yığınıdır. Rasim de Raif'in neden bu kadar haksızlığa uğradığını, neden
dışlandığını merak eder. Rasim eline geçen
bir defterde Raif'in yaşamını ve neden bu kadar içine kapanık olduğunu
öğrenmeye başlar.
Sabahattin Ali’nin sözü
her şeyi açıklıyor: ”Dünya’nın en basit, en zavallı, hatta en ahmak adamı bile,
insanı hayretten hayrete düşürecek ne müthiş ve karışık bir ruha maliktir!...
Niçin bunu anlamaktan bu kadar kaçıyor ve insan dedikleri mahluku anlaşılması
ve hakkında hüküm verilmesi en kolay şeylerden biri zannediyoruz?”
Kitabın üç ana karakteri:
·
Raif Efendi: Asıl kahramandır.
Raif Efendi romanın genelinde kendi halinde, sessiz, sakin, ahlaklı ve
sıkıntılı olduğu zamanlarda başkalarına belli etmeyen birisidir. Ancak bu
sessizliğinin ardında bir kadına duyduğu sevda gizlidir.
·
Rasim: Raif Efendi'nin iş arkadaşı. Raif
Efendi'nin gizemini çözmemizi sağlayan karakter. Kişisel özellikleri Raif
Efendi'ye benzer.
·
Maria Puder: Raif, Maria'yı yani Kürk Mantolu
Madonna'yı tutkulu bir aşkla sevmektedir ve tüm yaşamında sadece onunla olduğu
zaman diliminde ruhen yaşamıştır. Maria Puder, Berlin'deki Atlantik adındaki barda şarkı söylemektedir. Orada
çalıştığı yıllar boyunca erkekler hakkında edindiği bilgi ve tecrübelere
dayanarak hepsinin güvenilmez olduğunda karar kılmıştır. Kendini ne kadar
zorlarsa zorlasın, kimseyi sevemeyen birisidir. Kimseyle çok yakınlaşmaktan
hoşlanmaz. Raif Efendi'nin ona aşık olduğuna inanması ve hislerine karşılık
vermesi oldukça uzun sürmüştür. Hem Raif Efendi hem de Maria Puder yıllardır
aradıkları kişiyi bulduklarını düşünmüşler ve aşka inanmaya başlamışlardır.
Evet "aşka inanmıyorsanız inandırır". En sevdiklerimdendir :)
YanıtlaSilBenim de en sevgilerimin arasına girdi
Sil:) sevmek ne güzel ama sonunda üzüldüm
YanıtlaSilBende ilk olarak bu eserini okudum ve hakkında bir yazı paylaşacağım. Güzel tanıtım olmuş, kaleminize sağlık...
YanıtlaSilSevgilerimle
Teşekkür ederim ilerleyen haftalarda Kuyucakli yusuf kitabını paylaşacağım. Sizin yazınızı merak ediyorum ;) bende bu eseri benimde ilk okuduğum
SilBen niyeyse sevemedim bu kitabı ya.. türk filmi gb bi kavuşamıyolar bi de o kadar tesadüfe rağmen.. Yani ben hep ''bir şeylerle karşılaşıyorsam ya da yaşıyorsam boşuna değildir'' e inandığım için midir nedir bilemedim.. Bu arada ben de bloguma beklerim :) www.esyspage.blogspot.com.tr
YanıtlaSilBenim düşüncem ise, kavuşmayınca aşk olurculardanim
Sil