KÜNYE
Kitabın Adı: Hayvan Çiftliği ( Bir Peri Masalı)
Kitabın Orijinal Adı: Animal Farm
Çeviri: Celal Üster
33. Baskı, Temmuz 2013
Alıntılar:
İngiliz yazar George Orwell (1903-1950), ülkemizde daha çok Bin dokuz yüz seksen dört adlı kitabıyla tanınır. Hayvan Çiftliği, onun çağdaş klasikler arasına girmiş ikinci ünlü yapıtıdır. 1940'lardaki 'reel sosyalizm'in eleştirisi olan bu roman, dünya edebiyatında 'yergi' türünün başyapıtlarından biridir. Hayvan Çiftliği'nin kişileri hayvanlardır. Bir çiftlikte yaşayan hayvanlar, kendilerini sömüren insanlara başkaldırıp çiftliğin yönetimini ele geçirirler. Amaçları daha eşitlikçi bir topluluk oluşturmaktır. Aralarında en akıllı olanlar domuzlar; kısa sürede önder bir takım oluştururlar, devrimi de onlar yolundan saptırırlar. Ne yazık ki insanlardan daha baskıcı, daha acımasız bir diktatörlük kurulmuştur artık. George Orwell, bu romanında tarihsel bir gerçeği eleştirmektedir. Romandaki önder domuzun, düpedüz Stalin'i simgelediği açıkça görülecektir. Öbür kişiler bire bir belli olmasalar da, bir diktatörlük ortamın da olabilecek kişilerdir. Romanın alt başlığı Bir Peri Masalı'dır. Küçükleri eğlendirecek bir peri masalı değildir; ama roman, bir masal anlatımıyla yazılmıştır.
(Arka Kapak)
Evet Arka Kapak kelamını sizle paylaştıktan sonra gelelim benim yorumuma:
Kitap okurken beğenmemin sebeplerimden biri kitabın akıcı olmasıdır ve Ben Hayvan Çiftliği kitabını akıcı buldum. Yazarın kaleminin iyi olduğuna kimsenin şüphesi yok. Fakat bana göre çeviri işi de birer sanattır. Celal Üster'e de bu güzel çevirisi dolayısıyla teşekkür ederim. Biliyorsunuz ne kitaplar heba oluyor akıcı çeviri yapılamadığından...
Kitap çok hoştu. Genel anlamda beğendim. .Fakat kitap benim içimi kararttı. 1984 kadar içimi karartıp çıkarım yapamadım. Çünkü, yaşanmış bir olayı George Orwell kendisine has bir üslupla alegorik bir eser haline getirmiş. Peki bu yaşanmış olay neydi? Stalin'nin eleştirisini yapıyor. Ama Komünizm'e bir eleştiri olmaktan ziyade 1984'te gördüğümüz Totalirizm'e bir eleştiridir. Bu eleştiriyi Çok güzel bir şekilde aktarmış.
Vikipedi'de Hayvan Çiftliği hakkındaki sayfayı okuyarak karakterlerin kimlere benzediğini görebilirsiniz.
Alıntılar:
"Bütün insanlar düşmandır! Bütün hayvanlar yoldaştır.!"
İnsan üretmeden tüketen tek yaratıktır. Süt vermez, yumurta yumurtlamaz, sabanı çekecek gücü yoktur, tavşan yakalayacak kadar hızlı koşamaz. Gene de tüm hayvanların efendisidir.
Reis Domuz: İnsan'ı ortadan kaldırın, açlığın ve köle gibi çalışmanın temelindeki neden de sonsuza dek silinecektir yeryüzünden
Snowball, "Bak yoldaş," demişti. "Senin onsuz edemediğin kurdele, köleliğin simgesidir. Özgürlüğün kurdelelerden çok daha değerli olduğunu kafan almıyor mu?"
Bütün hayvanlar eşittir ama bazı hayvanlar öbürlerinden daha eşittir.,
Tek gerçek düşmanımız insandır. İnsanı ortadan kaldırın, açlığın ve köle gibi çalışmanın temelindeki neden de sonsuza dek silinecektir.
Görmediklerinizi değil, gördüklerinizi anlamaya çalışın.
Bu hayatta başımıza gelen tüm kötülüklerin insanın zorbalığından kaynaklandığı gün gibi açık değil mi?
Benjamin'e göre açlık, zorluk ve hayal kırıklığı hayatın değişmez yasalarıydı."
İnsan'ın bütün alışkanlıkları kötüdür. Ve en önemlisi, hiçbir hayvan kendi türünden olanlara zorbalık etmemeli. Güçlüsü güçsüzü, akıllısı akılsızı, hepimiz kardeşiz. Hiçbir hayvan başka hayvanı öldürmemeli. Bütün hayvanlar eşittir.
31 Mart 2016 Perşembe
26 Mart 2016 Cumartesi
Veba Albert Camus
Önce biraz sohbet edelim. Allah'ım ne oluyor bana bilmiyorum. Bir kitabı 1 hafta boyunca ancak okuyabildim. Bu arda bloguma yeni şeyler eklendi. Sağ olsun yine Merve yardıma koştu. İlki Sosyal Medya butonları, ikincisi ise İlginizi çekebilir eklentisi. Sosyal medya hesaplarıma bekliyorum. Bu arada Hayırlı Cumalar, Hafta sonunuz güzel geçsin. Sanırım uzun bir süre yazamayacağım.(Sadece altı gün) Size yorum yaparak unutulmam inşallah.
Yeter artık. Kitabımı anlatayım ben size:
Yeter artık. Kitabımı anlatayım ben size:
24 Mart 2016 Perşembe
Neighborhood Hero- Kore Dizisi
Hakkında
Adı: Neighborhood's Hero / Local Hero
Yönetmen: Kwak Jung Hwan
Senarist: Kim Gwan Hoo
Tür: Aksiyon, Gerilim, Suç, Gizem
Kanal: OCN
Bölüm Sayısı: 16
Yayın Tarihi: 23 Ocak - 13 Mart 2016
Yayın Günü: Cumartesi - Pazar
20 Mart 2016 Pazar
Film ve Kitap: Ölü Ozanlar Derneği
Kitabın Bilgileri:
Kitabın Adı: Ölü Ozanlar Derneği
Yazan: N:H Kleinbaum
Çeviren: Suzan Cenani Alioğlu
Dizgi Real Yayıncılık
Baskı: Ağustos 92
Kitabını çocukluktan beri okumak istiyordum. Ama okuyamadım. Filmi ise açıp okuyamıyordum. Sonunda kardeşim kütüphaneden bu kitabı getirdi. Hem kitabı okudum. Hem de filmi izledim.. Film hayal ettiğim gibi çekilmiş. Fakat her şey gibi bununda sonu hüzün ile
Kitabın Adı: Ölü Ozanlar Derneği
Yazan: N:H Kleinbaum
Çeviren: Suzan Cenani Alioğlu
Dizgi Real Yayıncılık
Baskı: Ağustos 92
Kitabını çocukluktan beri okumak istiyordum. Ama okuyamadım. Filmi ise açıp okuyamıyordum. Sonunda kardeşim kütüphaneden bu kitabı getirdi. Hem kitabı okudum. Hem de filmi izledim.. Film hayal ettiğim gibi çekilmiş. Fakat her şey gibi bununda sonu hüzün ile
16 Mart 2016 Çarşamba
1984- George Orwell
Orwell'in kitabını tanıtmadan önce sizinle kısa bir sohbet etmek
istiyorum
Ben Ankara da
yaşıyorum. DTCF'ye henüz geçmedim. Gölbaşı'nda ki Hazırlık okulundayım. 18
yaşında bir gencim. Ama benim yaşıtlarım. Geçen Pazar akşamı yaşamlarını
yitirdi. Otobüs durağında bir patlama yaşandı. Ertesi iki gün şehir ölüydü.
Aslına bakarsanız Ankara sakin bir şehirdir. Belli saatlerde curcunası
büyük olur. Hafta sonları, iş çıkış saatleri, Ankarayı sevenler vazgeçemez.
Bende seviyorum. Kızılay'ından Sincan'ına seviyorum. Memur şehri derler.
Sadece akşamları amirinden azar işitenlerin suratları asık olur yahut
yorgunluktan ama bu kadar.Ankara böyle bir şehirdi. 5 aydır. Huzurumuz kalmamış.
Sakin Ankara'nın huzuru kalmadı. Kitap aldığımız sokaklara gidemeyecek miyim?
Terör denen bir gerçek var. Terör demek korku demek. Terör estirmek ise insanları
korkutmak. Ve bizler korkuyor muyuz? Ben korkmak istemiyorum. Korkmuyorum ama
içimde bir buruklukla okula gidip geliyorum.
13 Mart 2016 Pazar
Dostoyevski- Suç Ve Ceza
Bu kitabı okumayı hep erteledim. Neden Hep Erteledim? Bu sorunun cevabını bilmiyorum. Galiba bu kitabı okumak için olgunlaşmayı bekledim. İkinci el bir kitapçıdan geçen yıl almıştım. Basım Bilgilerinin bulunduğu kısım yırtıktı.Direk ilk bölümden başlamıştı ve toplam 495 sayfa idi. Geçen Ay çok hızlı kitap okumama rağmen bu kitabı sindire sindire okumam gerektiği kanısına vardım ve 10 günde ancak bitirdim. Ama buna değdi doğrusu çünkü değmek zorundaydı.
11 Mart 2016 Cuma
10 Mart 2016 Perşembe
Haftanın Blogu:KİTAP EYLEMİ
Farkındayım biraz geç geldim bu etkinliğe geçen hafta deeptone beni seçmişti bende bu hafta yapayım dedim. Benim seçtiğim Blog ise KİTAP EYLEMİ
Kahvenizi alıp güzelce okuyabileceğiniz bir blog. Sıcacık ve samimi anlatımları mevcut. Şeker mi şeker bir tasarımı var. Kitapları kendine yetecek kadar büyük bir krallık olarak tanımlıyor.Kitap Eylemini çok seviyorum. Kitaplarını hiç yanından ayırmasın. Sayesinde bir sürü kitabı listeme ekledim. İyi ki varsın Kitap Eylemi. İyi okumalar :) . Bu link onun Blogu'nun Linki:
http://kitapeylemi.blogspot.com.tr/
Takip etmeyi unutmayın :)
Bu arada YGS'ye girecek olanlara başarılar diliyorum :) Sevgi ile Kalın .)
9 Mart 2016 Çarşamba
Her şey bitiriyor.
Kanser gibi yayılmıştır
Tüm vücuduma
Şimdi iyilesiyorum.
İyilesmek de kötüymüş
Dert gidiyor
Hastalık hastası oldum.
Dertlerin biri gelir
Biri gider...
Öyle değil mi?
Cicekler solarken
Yeniden tomurcuklanir.
Yapraklar yeniden çıkar
Mürdüm erik yeniden
Çiçek acar.
Ama muhakkak
Sonu hepimiz tadicaz
Ve ancak
Sonsuz un sonu
Olmayacak..l
Kanser gibi yayılmıştır
Tüm vücuduma
Şimdi iyilesiyorum.
İyilesmek de kötüymüş
Dert gidiyor
Hastalık hastası oldum.
Dertlerin biri gelir
Biri gider...
Öyle değil mi?
Cicekler solarken
Yeniden tomurcuklanir.
Yapraklar yeniden çıkar
Mürdüm erik yeniden
Çiçek acar.
Ama muhakkak
Sonu hepimiz tadicaz
Ve ancak
Sonsuz un sonu
Olmayacak..l
Pislik
Karanlığın,
Yüzüm yok,
Olanda ışık yok!
Kirli bir ruha sahibim...
Çamaşır suyuna paklar beni
İçimdeki ve dışındaki,
Paslarımı temizler belki...
Bilmiyorum.
Hep bilmiyorum.
Neden?
Beni kandırıyor
Bu kara noktalar
Gün geçtikçe çoğalıyor
Sonu yok.
Kalbimin üstünde
İki parmak toz var
Akıl desen
Saatli makine
Robot yani
Yirmi birinci yüzyıl insanıyım
Ruhsuzum.
Zevk nedir? Bilmiyorum
Pas tutmuş dünyada
Sadece bir yolcuyum....
7 Mart 2016 Pazartesi
Mim: Kişisel Blog Yazarları Ne Düşünüyor ?
Sevgili Dremella_'ya bu mime beni de dahil ettiği için çok teşekkür ederim.Onun mimine buradan ulaşabilirsiniz.
6 Mart 2016 Pazar
Haberde Bülteninde Twit Okumak
Haber bülteni dediğin tarafsız olmalı ama nerde o. Habercilik anlayışından uzak yayın yapan çok haber programı var. Meselâ ben 1 hafta boyunca A partisine yakın olan X kanalını seyrediyorum ve o süre içerisinde Y partisinden nefret ediyorum.Hatta Y partisine oy veren seçmene de saygı duymuyorum.Ertesi Haftada Y partisine yakın Z kanalını seyredince A partisine ve A partisinin seçmenine saygı duymuyorum Hatta nefret ediyorum.Peki neden? Çünkü Televizyon Kanalları illaki bir siyasi partiye yakın oluyor ve o partinin rakiplerini yerin dibine sokarak yayın yapıyor. Ve toplumu ayrıştırmayı başarıyorlar. Bu sadece bir kanal için geçerli değil neredeyse hepsi için geçerli bu durum.Malesef tarafsız yayın yapılmıyor ve halkın haber olma özgürlüğü suiistimal edilmiş oluyor.
Bir başka şikayetim ise Haber Programında sunucuların üslubuna çok dikkat ediyorum.Halk seni izliyor bir saygın olsun yok mimikler umarsizca kullanılıyor. Olsa ne olmasa ne gibi tavırlar. Bir de savcı olanları var aralarında sunum yaparken kullandığı iki kelimeden biri "Yaptiklarinizin hesabını verin!" Yahu sen siyasetçi misin , savcı mısın, polis misin.İşin ekrandan hesap mı sormak? Gazeteci dediğin duru olmalı, yalın olmalı ve tarafsız olmalı. Ama nerde?
Tüm bunlar yetmezmiş gibi bir de Twitter üzerinden gelen twitleri okuyan sunucular var.Sanırsın Radyo programı.Ben haber için açıyorum karşıma Ödün Herifin attığı twitler çıkıyor.Başka bir kanalda ise Laik Yobazin attığı twitler karşıma çıkıyor.Ben merak etsem tiwitleri acar okurum.Yeri gelir gülerim Retevetlerim sen niye haber bulteninde bu tip Şaklabanliklar yapıyorsun?
Türk Medyasini Eleştirdim.
Bir başka şikayetim ise Haber Programında sunucuların üslubuna çok dikkat ediyorum.Halk seni izliyor bir saygın olsun yok mimikler umarsizca kullanılıyor. Olsa ne olmasa ne gibi tavırlar. Bir de savcı olanları var aralarında sunum yaparken kullandığı iki kelimeden biri "Yaptiklarinizin hesabını verin!" Yahu sen siyasetçi misin , savcı mısın, polis misin.İşin ekrandan hesap mı sormak? Gazeteci dediğin duru olmalı, yalın olmalı ve tarafsız olmalı. Ama nerde?
Tüm bunlar yetmezmiş gibi bir de Twitter üzerinden gelen twitleri okuyan sunucular var.Sanırsın Radyo programı.Ben haber için açıyorum karşıma Ödün Herifin attığı twitler çıkıyor.Başka bir kanalda ise Laik Yobazin attığı twitler karşıma çıkıyor.Ben merak etsem tiwitleri acar okurum.Yeri gelir gülerim Retevetlerim sen niye haber bulteninde bu tip Şaklabanliklar yapıyorsun?
Türk Medyasini Eleştirdim.
5 Mart 2016 Cumartesi
Mini Etekli, Başörtülü, Yeşil Montu, Sakallı, Cüppeli vs....
Her zaman olduğu gibi yine anlayamadığım bir şey var. Halkı şu ya da bu kutuplaştırmıyor bence.Biz kendi kendimizi kutuplaştırıyoruz. Farklılıkları zenginlik olarak görmüyoruz. Ama hümanist insanlar olduğumuzu her fırsatta dile getiriyoruz. Mevlanadan Yunus Emre'den alıntılar yapıyoruz. Osmanlı da hoşgörü vardı. Biz de Osmanlı torunuyuz. Diye kendimizi meth ediyoruz.Ama boş kalıyor altı. Neden mi? Biri bir suç işlediğinde onun giyimi üzerinden inançlarına saldırı yapılıyor. Ya da bana öyle geliyor.Size bir örnek vereyim:
"Bir marketin soyulması olayı mesala, Olayda sadece 1 kadın olsun ve o kadında başörtülü olsun. (dilerseniz siz başka sıfatları yerine koyun.)Kadın market kasasını soyuyor ve güvenlik kamerasına tüm bunlar yansıyor.Sizde akşam eve gelmişsiniz ve "Ne oluyor memlekette?" diyip kumandayı elinize alıp açıyorsunuz televizyonu. Sonra kanalları zap yaparken karşınıza Radyoda istek parça çalan Programcılar gibi gelen Tweetleri okuyan bir sunucu ile karşılaşıyorsunuz.Sırada ki haber bir soygun diye giriyor olaya.Ve görüntüler karşınıza çıkıyor. Haberi anlatan spiker soygun esnasında bulunan ve suçlu olan kişiye kadın , bayan vs. Demek yerine Soygunu gerçekleştiren Türbanlı paraları alıp kaçtı."
Bu anlattığım kendi zihnimden Uydurdum. Fakat sık sık karşılaşıyorum bu tip haberlerle veya söylemlerle .Ben Başörtülü dedim ama siz aynı senaryoya mini etekli yahut metalci genci koyun. Kişinin ayıbını bir inanca yüklemek.Belki de benim gözüme çok battı. Bilemedim.
Bunun başka versiyonları da var.Ama insanlık versiyonu yok.Bir insan suç işlemişse bu onun ayıbıdır. Neden birbirinizi karalayıp kötü insanları sevindiriyoruz.
Fikir Çatışması daha dürüstçe yapılmalı.
Biz insanlar bir elin parmakları gibiyiz.Hepimizin görevi farklı. Ama bir parmagimızı kaybetsek yine toplumun zararına olur.
Teşekkür ederim.Umarım anlatabilmisimdir. ..
1 Mart 2016 Salı
Cahit Zarifoğlu- Yaşamak
- Kitap Bilgileri:
- Kitabın Adı:
- Yazar:Cahit Zarifoğlu
- Baskı Tarihi:2014
- Sayfa Sayısı:220
- İSBN:9789754731927
- Kitabın Türü:Edebiyat,
- Dil:Türkçe
- Yayınevi:Beyan Yayınları
Mart Ayı için Kitap Alışverişi
Selamun Aleykum ve Merhabalar,
Bu aralar havalar ne kadar güzelleşti ama bu güzellik erken olmadı mı? Gerçi son iki gündür havalar biraz soğudu. Sonumuz hayırlı olsun. Güzel havalar deyince aklıma hep şu şiir gelir:
Aman diyeyim güzel havalara kapılıp kendimizi unutmayalım ama şiir gibi güzel bir uğraş için mahvolalım...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)