26 Ocak 2020 Pazar

Atiye



Netflix'de kardeşim ile izlediğim bir diğer dizi ise bu idi. Dizinin aylarca reklamı döndü. Adını bilmediğimiz halde reklam panolarında sık sık karşımıza çıkan sembol vardı. Ama dizinin ismi hiç bir yerde yazmıyordu. Yani baştan merak uyandırdılar. Güzel bir pazarlama yöntemi olmuş.

Dizinin yabancı adı ise The Gift olarak belirlenmiş. Aslında ilk başta direk atiye olarak geçseydi daha iyi olurdu fakat Atiyenin kelime anlamına baktığımda bir anlamı ise hediye demek sanırım bu yüzden bizimkiler pazarlama yöntemi olarak bunu seçtiler.



Dizinin konusunu biliyorsunuzdur. Zaten her yerde geçti. Gözümüze parmakla soktular. Ben izlemeyi düşünmüyordum fakat her yerde karşıma çıktığı için izlemeye karar verdim. Bilmiyorum sizde de oluyor mu? Bir şey popülerse sanki sürüye ayak uyduran bir koyun gibi hissediyorum. Çoğunlukla modası geçtikten sonra o filmi veya diziyi izliyor ya da kitabı okuyorum. Bu sefer popüler iken seyretmeye karar verdim.

Fragman


Dizide ilk iki bölüm bana çok ama çok laçka geldi. O kadar yılışıktı ki bir sonraki bölümü izlememeyi düşündüm ama her diziye en az 3 bölüm hak veririm bu diziye verdim. Üçüncü bölümden sonra olaylar daha da farklılaştı. O laçkalık kalktı. Laçkalık ve yılışıklık kısmını ise Cansu karakteri sürdürdü. Son üç bölümde ondada kalktı diyebilirim.

Dizinin oyuncu kadrosu ise gayet başarılıydı. Yani 100 üzerinden 80'lik bir ortalamaya sahipti. O 20 puanı da Cansu'nun oyunculuğuna kırıyorum. Şaka şaka sadece ondan kırmadım. Sanki Mehmet Günsürde hep aynı mimikler var. Adam hep aynı oynuyor gibi. Oyuncular arasındaki yaş farkını da pek ayarlayamamışlar gibi geldi.

Dizide bir diğer sorun ise şu zengin hayatı, zenginler doğal olamaz mı? Bunu yazmak bu kadar zor mu? Bir de zenginler hep mi kötü olucak? Allah aşkına gidin bir zenginden danışmanlık alın diziler için. Ben zengin değilim ama zenginlerin dramını anlıyorum. Medya yüzünden adamlar hep kötü tanınıyor.

Dizinin beğendiğim hatta en beğendiğim tarafı ise tarihe değinmeleri oldu. Hatta bu topraklarda yaşanmışlıkları bunca zaman diziye aktarmamış olmamız bizim bir ayıbımız olduğu kanaatindeyim. Belki Göbeklitepe dünyada büyük bir ilgi çekip, turizme katkı sağlayabilir.

Dünya çapında izlenebilecek bir dizimizin olması beni mutlu etti. Sürükleyici olması güzeldi  Açıkçası ikinci sezonu dört gözle bekliyorum. Ve bizim bir sorunumuza güzel bir cevap verdi. Dizi süresi 50 dk ve 8 bölümle anlatmak istenilen şey anlatılabilirmiş, değil mi?


Kaynak görüntüyü göster



3 yorum:

  1. normalde ben de çok bahsedilen bir şeyi o sırada okumam izlemem kaçarım sonra unutulunca izler okurum :) ama ben de göbekli tepe ilgimi çektiğinden acaba nasıl bir dizi olmuş diye merak edip izledim atiyeyi. fantastik dizi filmlerde bebek adımları atıyoruz hala o yüzden bunu göz önünde bulundurarak iyi bir dizi olmuş diyebiliriz. oyunculuklar bence zayıftı. karakterler derin değildi. her şey öylesine bir anda olup bitiyordu. konu ilginçti ama kurgu zayıftı. göbekli tepe hakkında çok az şey vardı beklediğimi bulamadım bu konuda ve ne alakaysa göbekli tepeyi bırakıp sezon finalinde nemruttaydık. göbekli tepe göbekli tepe diye diye nemrutun tepesinden doğdu bu kız niye ama niyee.. belki de nemrut bir mezar yapısı olduğu için bunu düşündüler ama göbekli tepenin en erken dini yapı olabileceği durumu var bir yanda yani o da yeniden doğuş olarak iyi bir mekan olurdu aslında törensel yapısı düşünülürse. yine de kötü değil mükemmel değil orta halli bir diziydi işte ikinci sezonu merakla bekliyorum umarım konuyu düzgünce toparlar ve iyi bir yere varırlar :)

    YanıtlaSil
  2. Keşke daha uyumu bir oyuncu olsaydı dedim, sanki Tuğba büyüküstün falan daha soğuk daha klas kalırdı.

    YanıtlaSil
  3. Bu haliyle değil her seferinde kendini geliştirerek çoğalmasını umuyorum.

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...