The Crown

Herkese Merhaba,

Netflix üyeliğimde en son izlediğim dizi The Crown dizisini size tanıtacağım. Bu yazacağım dizi Netflix'ten vereceğim son tavsiye ve uzun bir süre dizi tavsiyesi de veremeyeceğim. Ççünkü artık kitap zamanı Kasım'ın kalan kısmı ve Aralık ayı boyunca tamamen kitap yayınları yapmayı planlıyorum.

Ben bu diziyi izleyeli epey oldu ama beğendiğim için çok azını unuttum. Kurban bayramından önce izlemiştim ve 22 Eylül'de ancak yazabildim.  Siz ise 8 Kasım tarihinde okuyacaksınız.

Diziye başlayayım artık çok gevezelik ettim.


Konusu

Bu dramada Kraliçe II. Elizabeth'in hükümdarlığındaki siyasi rekabetler, aşk ve 20. yüzyılın ikinci yarısına şekil veren olaylar anlatılıyor.

Başroldekiler:Claire Foy, John Lithgow, Matt Smith

Yaratıcılar:Peter Morgan

1.Sezon Fragman 

Dizinin her sezonu aslında yaklaşık 10 yıllık bir süreci kapsıyor ve bu süreç içerisinde Kraliçe'nin çevresindekiler ile olan ilişkisi de inceleniyor. Dizi de Elizabeth'in evliliği ile başlıyor. Eşi ile arasındaki sorunlar ve kardeşi ile yaşadığı kıskançlıklar işleniyor. Saray hayatı dışında ise İç siyasetleri ve dış siyasetlerine değiniliyor. Özellikle 1. Sezon Churchil'e yer verilmiş. Zaten Churchill II. Elizabeth döneminin ilk başbakanı olduğu için önemli ve İngiltere tarihinde hatta dünya tarihinde önemli bir yere sahip. Aynı zamanda Eski Kral Edward ile olan bağlarda işlenmiş. Hem magazinsel hem de tarihi olan bu dizi bir İngiliz Tarihinden daha fazlasını bize veriyor. Bu arada Kral Edward demişken Atatürk döneminde Türkiye'yi ziyaret etmiş olan, hatırlarsanız Atatürk arasındaki geçen diyalog manidardır. 

Modern Dünyada monarşiyi korumak da zorlaştığı için bunun kaybetme korkusu da güzel işlenmiş. 

 

2. Sezonda ise daha farklı bir hava vardı. Belki Churchill'in yokluğu etkiledi ama ikinci sezonda Elizabeth'in kardeşi Margeret'da daha çok yer verilmiş. Margerat'ın kıskançlığı burada daha da önplana çıkmış durumda. Ayrıca dünya siyasetin de Kraliçe karar vermede tek başına, genç ve tecrübesiz olduğu doğru ama birinci sezon ürkek bir bakış varken, şimdi cesur bir bakış var. Dizi de ayrıca John F. Kenndey  suikastine de yer verilmiş. 2. Sezon'da etkileyici bölümleri arasında Philip'in çocukluğunun anlatıldığı bölüm de yer alıyor. Philip aslında sinir bozucu bir insan ama kendisine içten içe kurgu içinde üzülüyorsunuz. 

Bu arada Mısır'ın Süveyş Kanalını millileştirmesi de işlenmiş ve İngiltere'nin bu olaya tepkisini göstermişler. 

Dizinin en iyi tarafı İkinci Dünya Savaşından sonra yaşanan olayları da işlemesi... Biliyorsunuz genelde Tarih dersinden 2. Dünya Savaşından sonraki olaylara pek değinilmiyor. Ya da çok az yer veriyor. Bu arada tabii ki her şeyi göremesek de İngiltere'yi doğrudan etkileyen olayları görebiliyoruz. 

Dizinin müzikleri de çok başarılı olmuş zaten müzikleri yapan da Hans Zimmer

Dizinin oyunculukları ilk iki sezon için çok güzeldi. Clarie Foy sevimsiz Kraliçe'yi çok tatlı göstermiş. Rolünün hakkını vermiş. Matt Smith de öyle Doctor Who havasını da ara ara karakterine yedirmiş ve sırıtmamış. Margeret, Chürchil, Eden hepsi güzel oynamışlar. 

Dizi de beğendiğim bir kısım ise Elizabeth'in annesiyle birlikte TV seyretmesi çok samimiydi. Sonra kıyafetleri de beğendim. Kloş Etek ve Nakışlı gömlekler ya da çiçek desenli gömlekler...

Sanırım pek az erkek Philip'in yerinde olmak isterdi. Adam soylu (soyuluk neyse artık) Kraliçe'nin eşi ama gururunu hep incitmişler. Çocukken ailesini kaybetmiş, şimdi de eşi takmıyor. Yazık adamcağıza

Son Olarak ben diziyi çok beğendim ve bu yıl favorilerim arasına girdi. Hem de üçüncü sıradan. 

Not: 3.Sezonu merak ile bekliyorum.