3 Ağustos 2016 Çarşamba

Aklımdan Geçen...

İki gündür, ne yazsam diye düşünüyorum. Yazılacak çok şey var ama yazıya dökmek çok zor oluyor. Bu günlerde Necip Fazıl'ın bir adam yaratmak eserini okuyorum. İncecik ama her cümlesi anlam dolu üzerinde uzun uzun düşünerek okuyorum. Hüsrev'i anlamaya çalışıyorum.  Okurken şu cümle dikkatimi çekti. Bence eserin en manlaı alıntısı diyebilirim.

 Mendilimiz, gömleğimiz, potinlerimiz kadar yaşamıyoruz. Bir sigara kağıdını şu masaya koy, üstüne bir taş bırak, kapılarını kapa ve git! Üç yüz sene sonra gel, yerinde bulursun. belki sarmış, belki buruşmuş, fakat yine o. Bir sigara kağıdı kadar yaşayamıyoruz. Kefenimizden evvel çürüyoruz.


Evet kefenimizden önce çürüyoruz. Ne yazık ki haklı. Yaşam içimizi çürütüyor. Bu dünya insan için en güzel konaklama mekanı olacakken, biz insanlar dünyayı mahvediyoruz. Yaşanmaz hale getiriyoruz. Kuruntulara kapılıyoruz. Şeytanın vesveselerini dinlerken, vesvese bize hayatın tatlı bir tınısı olarak geliyor.Kalitesiz yaşamla birleşince, içimizi çürütüyoruz. Bunu kendi hür  irademizle yapıyoruz.Beynimiz o kadar soluyor ki, kalbimize giden damarlar öyle tıkanıyor ki, ruhumuz öylesine paslanıyor ki fark etmiyoruz. 

Bu söz o kadar acı ki! Çürüdüğümüzü fark edemiyoruz. Bazılarımızsa çürümenin sadece ve sadece toprak altında olacağını zannediyor. Oysa hayatımızı kendi ellerimizle mahvediyoruz. Kulaklarımızı dış dünyaya vererek kendimizi rezil rüsva ediyoruz.İçimizi ne zaman dinliyoruz. Günde 10 dakika bile ayırmıyoruz içimizdeki iki varlığa. Hangi iki varlık? Nefis ve kalp.

Nefis ve Kalb'in çatışmasına ne zaman aklımızla birlikte dinledik. Ne zaman kalbe istediği kadar suyu verdik. Ne zaman nefsimizi ilaçladık. Ne zaman ruhun gıdasını bulduk? 

Hep başkaları çürüttü içimizi, medya, sosyal medya, insanlar, insan görünümlü şeytanlar ve bize görünmeyen şeytanlar. Bence , insan ilk önce içinde ki çatışmayı bastırmalı, sonra bunar çözülecektir. İç çatışma derken az evvel bahsettiğim akıl ve kalp konusunu nasıl çözeceğiz? Bunu bilmiyorum. Şu an yazarken aklıma şu hadise geldi:

  Allahu Teâlâ (c.c) nefsleri yarattığı zaman:
“Benim ve kendinin kim olduğunu biliyor musun?” diye sordu. Nefs cevaben:
“Sen sensin, ben de benim!” diye cevap verdi.
Nefs, AllahuTeâlâ’nın huzurunda senlik benlik davasına başladığından beri bu iddiasından vazgeçmemiştir. Nefsin böyle karşılık vermesi üzerine Allah (c.c) nefse gazap eyledi. Bu gazabın parıltısından cehennem yakıldı. Neticede öyle karardı öyle karardı ki, göz gözü görmez oldu ve son derece de ısındı. Allah (c.c) nefsin cehenneme atılmasını emretti. Böylece nefs cehenneme atıldı. Orada bin yıl yandı. Sonra cehennemden çıkartılarak Rabbin huzuruna getirildi. Rabb yine sordu:
“Ey nefs! Benim ve senin kim olduğunu öğrendin mi?” 
Nefs cevap verdi:
“Ben benim, sen de sensin!”
Allah (c.c) yine cehenneme atılıp bin yıl yakılmasını emir buyurdu. Bin yıl sonra nefs yine aynı cevabı verince, tekrar Allah (c.c)’ın emri üzerine cehenneme atıldı ama Huzur-u Bergâh’ta verdiği cevap yine aynı oldu. Görüyorsun ya, Nefs-i Emmâre üç bin yıl cehennemde yakıldığı halde senlik benlik davasından vazgeçmedi. Ama Allah (c.c)’ın gıdasının kesilmesini (aç bırakılmasını) emretmesi üzerine aradan üç gün geçmedi ki, nefs feryada başlayarak:
“Beni Rabbimin huzuruna çıkarın!” dedi. Cehennem ehli bu duruma hayret etmişti. Kendi kendilerine:
“Bu ne acayip bir şeydir ki, üç bin yıl cehennemde yandığı halde “Rabbim sensin!” demeyen nefs, üç gün gıdası kesilince “Beni Rabbime götürün, bana Mevlam gerektir, başka bir şey gerekmez” demeye başladı,” diye söylenmeye başladılar. Cehennem malikleri, Allah (c.c)’a niyaz ederek:
“Ey Rabbimiz! Sen gaipleri bilirsin, üç bin yıl cehennemde yandığı halde kimseye baş eğmeyen şu nefs, şimdi üç gün aç kalınca “Beni Rabbime götürün” dedi,” dediler. Hak Teâlâ nefsin huzuruna getirilmesini emir buyurdu ve ona:
“Ey nefs! Söyle bakalım şimdi, Ben kimim, sen kimsin?”
Nefs cevap verdi:
“Sen benim Mevlâmsın. Ben ise senin zayıf bir kulunum.”
Belki de nefsi terbiye etmek gerekir ki, şeytan bizi saptırtamasın. Kalbe ilacını vermek gerek ki insan görünümlü şeytanlar kandıramasın.


Not: Yazı da konu bütünlüğü bulunmayabilir. Çünkü düşüncelerimi tam anında yazıya geçirdim.Okuduğunuz için teşekkürler....

6 yorum:

  1. Nefsin her istediğini vere vere imanı zayıflatıyoruz...
    Allah iman gücü versin...

    YanıtlaSil
  2. Necip Fazıl'ın Bir Adam Yaratmak kitabından paylaştığınız bölüm hoşuma gitti. Bu kitabı okumaya karar verdim. Nefs olayını ilk defa okudum. Çok faydalı bir içerik olmuş. Tebrikler.

    YanıtlaSil
  3. Çok güzel bir yazı olmuş kaleminize sağlık :)

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...